Yeşim Salkım, konservatuardan mezun olup, 1993 yılında “Hiç Keyfim Yok” adlı ilk albümünü çıkardığında yorumcu kimliği ve sanatçı tavrı netleşmişti aslında. Yorumcu olarak, sesinde hem sadeliği hem de özgünlüğü aynı anda harmanlamış, alabildiğine yalın bir yorumu seçerken hiç kimseye benzememeyi de başarmıştı. Sanat karşısındaki tavrı ise “işe hakkını verme” biçiminde özetlenebilecek bir saygıyı temel alıyordu. Sanatın her alanına karşı duyduğu bu saygı,Yeşim Salkım’dan bir değil birkaç Yeşim Salkım çıkarmış; öyle ki, kendisini sinema filminde seyredenler şarkıcı Yeşim Salkım’ı unuturken, kendisini sahnede seyredenler de oyuncu Yeşim Salkım’ı yine aynı sanatsal güçle unutmuşlardı. Bu başarı, kuşkusuz, Salkım’ın sanat kadar zanaata da önem verişinden; “zanaatsız sanat olamayacağı” görüşünden kaynaklanıyordu. Bu başarılı tespit ve seçim sayesindedir ki, yirmi yıla yakın zamandır ortaya koyduğu hiçbir Yeşim Salkım portresi birbiriyle karıştırılmadı. Sevenleri onun hiçbir işinde, yaptığı diğer işlerden ya da ününden faydalandığını düşünmedi. Böylece, yaptığı her işe imza olarak attığı yalınlık ve özgünlüğü, saygın ve görkemli bir düzeye taşıdı. Hiç kimsenin “kulvar”ında yer almadığı gibi, kendine sezgi ve donanımla, cesaret ve inançla açtığı yol da tamamen kendine özgü, taklit edilemez bir imzaya dönüştü.
Yaptığı her işte hissedilen “sindirilmişlik” ise, sıradan bir hevesle ya da birdenbire değil, Salkım’ın neredeyse sanatın içine doğmuş olmasından kaynaklanıyordu. Müzisyen bir babanın kızıydı. Gözünü müzikle açmış, ruhunu müzikte bulmuş, kendini müzikle anlayıp müzikle ifade etmişti. Aynı şekilde, henüz sadece altı yaşındayken, Saklambaç gazetesinin düzenlediği bir yarışmada “Fotoroman Kraliçesi” seçilmişti. Küçük yaşlarda edindiği bu sanat terbiyesi, sadece işine değil, kişiliğine de yansımıştı.
Sanatla hayatı birbirinden ayrı düşünemeyen, birbirinden ayrı yaşayamayan Yeşim Salkım, yüksek öğrenimini İstanbul Belediye Konservatuarı Klasik Türk Sanat Müziği Bölümü’nde tamamladı. “Hiç Keyfim Yok” adlı ilk albümünü ile müzik listelerini alt üst etti ve kısacık bir sürede benimsenmeyi başarıp, Türk Pop Müziğinin en başarılı isimleri arasına girdi. Başarısı tek albümlük ya da dönemlik değil, kalıcı oldu. Hem sesi, hem de sahne performansıyla hayran kitlesini her yaptığı işle biraz daha genişleten Yeşim Salkım, fotojenikliği sayesinde de sayısız müzik, magazin, gençlik ve haber dergisinin kapaklarını süsledi. Güzelliği ve modellik yeteneğiyle, aranan bir yüz oldu ve birçok moda çekimi için özel poz verdi. Bütün bunlar, sonunda kendisini oyunculuğa da çağırdı ve 1997 yılında, Türk sinema tarihinin unutulmaz filmleri arasında yer alan “Eşkıya”da başrol oynadı. Sinema eleştirmenleri tarafından görkemli bir “hoş geldin”le karşılanan Salkım’ın sinema ve oyunculuk kariyeri 2001 yılında çevirdiği “Şarkıcı” filmindeki başrolüyle Türk sinemasının Oscar’ı sayılan “Altın Portakal” ödülünü kazanmasıyla zirveye ulaştı.
Böylece, hem sesi, hem güzelliği, hem de oyunculuk yeteneği ile “komple bir sanatçı” olarak nitelendirilen Yeşim Salkım, müzik ve sinemayla ilgili büyük projelerde akla ilk gelen isimlerden biri oldu. Bugüne kadar çıkarttığı 13 albümde toplam 131 parça seslendiren Yeşim Salkım, bunlardan 30’una klip çekti. Üç dizi filmde ve 4 filmde oynadı. “Şarkıcı” filminin sound track albümünde 2 şarkı, “Sessiz Gemiler” dizisinde 1 şarkı, “Seher Vakti” dizisinde ise bir türkü seslendirdi. Ayrıca ünlü besteci Melih Kibar’ın “Yadigar” albümü için söylediği “Rüya” adlı parça için bir de klip çekti.
Sosyal duyarlılığı, birçok vakıf yararına verdiği halk konserleri ve yaptığı çeşitli yardımlarla da anılan sanatçı, lösemili çocuklar ve yardıma muhtaç çocuklar yararına verdiği ücretsiz konserlerin yanı sıra, uyuşturucuya karşı savaş açarak sosyal yardımlaşma konusunda öncülük etti.
Yıldırım Mayruk, Cengiz Abazoğlu ve Cemil İpekçi gibi dünyaca ünlü Türk modacılarının bir ok defilesinde şeref konuğu olarak podyuma çıkan Salkım, defilelerde özel kıyafetleri üzerinde başarıyla taşıdı. Johnnie Walker, Carmina, Nurol Menkul Kıymetler ve Topal Mücevherat gibi sponsorlarla birçok ortak çalışmaya imza attı.
Yeşim Salkım, gerek müzik kariyeriyle, gerekse oyunculuğuyla Türkiye’nin önde gelen sanatçıları arasında en dikkat çeken isimlerden biri oldu. Tam üç kez Türkiye turnesine çıktı ve 2000’li yıllara doğru gelişen Türk Pop müziğinin gerçek yıldızlarından biri olmayı başardı.
OYUNCULUK
1997 / EŞKIYA
Gösterildiği yıl gişe hasılat rekoru kıran ve en çok izlenen Türk Filmleri içinde ilk sıralarda yer alan “Eşkıya”da başrol oynadı. Bu filmde oyunculuk yeteneğini kanıtladı.
1998 / ATEŞ DANSI
Kanal D’de yayınlanan ve dönemin en çok rating alan dizi filminde baş kadın oyuncu olarak yer aldı.
2000 / FOSFORLU CEVRİYE
Sinema için çekilip TV dizisi olarak gösterilen “Fosforlu Cevriye”de başrol oynayan Yeşim Salkım, oyunculuğuyla yine göz doldurdu.
2001 / ŞARKICI
“Şarkıcı” filmindeki rolüyle Antalya Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” seçildi.
2005 / SEHER VAKTİ
ANS Production tarafından Kanal D için çekilen “Seher Vakti”nde başrol oynadı.
2005 / DELİ MAVİ
Şahin Gök tarafından ATV için çekilen “Deli Mavi“ adlı TV filminde Aytaç Arman ile birlikte başrolü paylaştı. TV filminin konusu Bodrum’da geçen bir aşk hikâyesi üzerine kuruluydu. Yeşim Salkım’ın “Deli Mavi” adlı şarkısı film müziği olarak kullanıldı.
2007 / SESSİZ GEMİLER
Yağmur Ajans tarafından ATV için çekilen “Sessiz Gemiler” adlı dizi filmde başrolü Savaş Dinçer ile paylaştı.
2006 – 2008 / CASABLANCA
Müzikal, İstanbul’un yanı sıra Ankara, İzmir, Kuşadası, Bergama, Kayseri, Uşak, Denizli, Nazilli gibi şehir ve beldelere de turne yaparak iki yüz küsur defa sahnelendi. Başrolleri Yeşim Salkım ile Atılgan Gümüş’ ün üstlendiği “Casablanca”da Mehmet Ulay, Kartal Kaan, Cenk Tunalı, Abdül Süsler, Barış Berker, Dilek Aba ve Elif Çakman yer aldı. Piyano, bas ve davuldan oluşan Trio’da Nuri Irmak, Metin Irmak ve Nur Moray oyunun özgün bestelerini ve aynı zamanda 1940’ların ünlü şarkılarını çalarken oyuncular, Kahraman Nasirov tarafından hazırlanan koreografi eşliğinde dönemin step, tango, swing türü danslarını sahneledi.