Uzun kızıl saçları, 18 dilde söylediği şarkıları, doğaya olan tutkusu, hayvan sevgisiyle tanınan Leman Sam, Türkiye'nin en güçlü kadın seslerinden biridir. Uluslararası platformda da ülkemizi başarıyla temsil etmiş, Portekiz Cumhurbaşkanı Mario Suarez'a, USA Başkanı George Bush'a, Malezya Kralı ve Kraliyet Ailesi'ne konserler vermiştir. Yayınladığı 5 albümü bulunmaktadır. Zülfü Livaneli şarkılarını en iyi yorumlayan sanatçılardan biridir. Kıyamam Sana, Rüzgar, Anladım ve İlla, Sam'ın geniş kitlelerce çok sevilmesinde rol oynayan önemli çalışmalarındandır.
1951 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babasının subay olması nedeniyle çocukluğu Hakkari, Gaziantep, Mersin, Ankara gibi birçok farklı yerde geçen Sam problemli bir ailede büyüdü. Anne babası ayrı olan sanatçı, disiplinli ve oldukça otoriter bir yapıda yetiştirilmişti. Ancak kendisiyle daha sonra yapılacak olan röportajlarda konuyla ilgili olarak şunları söyleyecekti:
Doğrusu İstanbul'da el bebek gül bebek olarak büyümekten çok farklı kazanımlar elde ettim. Onun için çok mutluyum. Bir açıdan da hayatta ayaklarımın üstünde sağlam durmak adına belki de hayatla mücadele ede ede bir yerlere gelmiş olmamın da sonsuz yararları var. Bir de değişik coğrafyalarda geçmesi çocukluğumun; dediğim gibi daha farklı kazanımlar, daha sonraki kişiliğimin oluşmasında, yaptığım işte, söylediğim şarkıda, her şeyde bana çok faydalı oldu doğrusu.
Tiyatro, mim, dans ve şan eğitimi alan Sam, başlangıçta müziği meslek olarak seçmeyi hiç düşünmüyordu. Profesyonel müzik kariyeri başlamadan önce Spor Bakanlığı'nda tercümanlık, gazetecilik ve kısa bir dönem çiçekçilik de yapan şarkıcı, 1979 yılının sonlarına doğru İstanbul Devlet Operası'nda dışardan alınacak bir solist için açılan sınava girdi ve kazandı. 1,5 sene kadar orada bulunduktan sonra ekonomik şartlar nedeniyle kadro sınavına giremedi. Akabinde solist bir arkadaşının onu Mehmet Teoman'la tanıştırması Sam'a müzik dünyasının kapılarını açacaktı.
Genç yaşta evlenen şarkıcının Şehnaz Sam ve Şevval Sam isimlerinde iki kız çocuğu dünyaya geldi. Ekonomik zorluklar ve şiddetli geçimsizlik sonucunda Leman Sam evliliğini noktaladı.
İlk albümü Zülfü Livaneli şarkılarını yorumladığı eserlerden oluşan Livaneli Şarkıları isimli albümdü ve albümün müzik marketlerde yer aldığı tarih 1988'di. Güçlü yorumuyla müzikseverlerin beğenisini kazanan Sam 1990'da prodüksiyonunu Garo Mafyan'ın yaptığı Çağrı albümünü dinleyiciyle buluşturdu.
1992'de yayınladığı Ayak Sesleri isimli albüm, birçok kişiye ulaştı ve döneminin en popüler çalışmalarından biri oldu. 1994'te Eski Fotoğraflar ve 1998'de Vedat Sakman'ın prodüktörlüğünü gerçekleştirdiği İlla albümlerinden sonra sanatçı yeni çalışması için hazırlıklarını sürdürdüğü açıklamasını yaptı.
Geceyi seven sanatçı kendisiyle yapılan bir röportajda bununla ilgili olarak şunları söyledi:
Sam, Sopot Festivali, Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Derneği Konseri, Türkmenistan - Türkmenbaşı Aşkabad Konseri, Curaçao Trubdour Festivali gibi etkinliklerde yer almıştır ve birçok diplomatik konser vermiştir. Ayrıca hayvanlara düşkünlüğü sebebiyle bu konuda toplumsal duyarlılığı arttırmak yönünde birçok çalışma yapmıştır. Bununla ilgili olarak hakkında açılmış birçok dava bulunmaktadır. 19 kedisiyle birlikte yaşayan sanatçı sık sık hayvan barınaklarını ziyaret etmektedir. Bir sokak şarkıcısı olmanın onun için daha önemli olduğunu belirttiği açıklamasıyla dikkat çekmiştir. Sanatçı bir dönem Sabah Gazetesi'nde Çizik isimli köşesinde okuyucularıyla buluşmuştur.
Leman Sam'dan
"Ben hayatta her şeyi şarkıyla anlattım."
"Sadelik, her şeyde sadelik... Kendi benliğinize cevap verirken vicdanınız çok rahat oluyor ..."
"İnsanlar cennete gitmek için onca çaba gösteriyor ama içinde yaşadıkları doğa cennetlerini hoyratça yok ediyorlar..."
"Her şey doğada gizli. Doğayla baş başa kaldığınız zaman, tek başınıza kaldığınız zaman doğanın müziğini dinliyorsunuz. Tabiat ananın size neler verdiğini fark edebiliyorsunuz. Doğanın sunduklarını görüyorsunuz. Yıldızdan ayrı zevk alıyorsunuz. Yeşilden ayrı zevk alıyorsunuz. Bostanımda bir şeyler yetiştiriyorum, bahçıvanımla. Ondan ayrı zevk alıyorum. Denize giriyorum. Doğanın kucağında beyniniz dinlendiği zaman daha iyi uyuyorsunuz, daha iyi yaşıyorsunuz. Kitap okurken daha rahat okuyor, daha kolay anlıyorsunuz. Ben kendimi doğaya attığım andan itibaren memnun olacağım her şey başlıyor."
"Aşık olur gibi şarkı söyler, şarkı söyler gibi aşık olurum."
"Aşkı çok dibine vurarak yaşadığımdan, benim için aşık olmak hastalık gibi bir şey. Ciddi hastalık dönemi geçiriyorum. Nekahat dönemi uzun sürüyor. Ondan sonra öyle bir yoruluyorum ki, "Uzun bir süre aşk yaşamayacağım" diyorum ama olmuyor. Zaten benim gibi evine kapalı yaşayan bir insanın kolay kolay aşık olması çok olası değil."
(Sanatçı hakkında daha fazla bilgi sahibiyseniz lütfen soner@sanatciorganizasyonu.comBu e-posta adresi spam robotlarından korunuyor. Görebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresine gönderiniz.)